DOLAR

37,9355$% -0.11

EURO

41,0735% -0.18

STERLİN

49,1065£% 0.05

GRAM ALTIN

3.795,00%-0,42

ONS

3.116,88%-0,22

BİST100

9.659,48%0,49

BİTCOİN

3224402฿%2.4376

a
semihk

semihk

01 Nisan 2025 Salı

DİĞER YAZARLARIMIZ

EY-Parthenon Türkiye’de üst düzey atama

EY-Parthenon Türkiye’de üst düzey atama
0

BEĞENDİM

ABONE OL

EY (Ernst & Young) çatısı altında yer alan ve 120 ülkede 9.000’den fazla danışmanı bünyesinde barındıran EY-Parthenon (EYP), Türkiye’deki danışmanlık kadrosunu güçlendirmeye devam ediyor. Strateji ve iş geliştirme alanlarında 20 yılı aşkın deneyime sahip olan Kağan Karamanoğlu, EY-Parthenon (EYP) Türkiye’ye Strateji Hizmetlerinden Sorumlu Lider olarak atandı.

Dünya genelinde sektöründe öncü firmalara strateji danışmanlığı hizmetleri sunan EY-Parthenon’un Türkiye’deki organizasyonuna Kağan Karamanoğlu Strateji Hizmetlerinden Sorumlu Şirket Ortağı olarak katıldı. Kağan Karamanoğlu şirketlere kurumsal strateji, büyüme stratejisi, satın alma stratejisi, pazara giriş stratejisi ve yeniden yapılandırma stratejisi gibi birçok alanda profesyonel hizmetler sunan EYP Türkiye bünyesinde göreve başladı.

1999 yılında University of Kent-Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nden mezun olan Karamanoğlu, 2000 yılında London School of Economics’te yüksek lisans eğitimini tamamladı. Kariyerine uluslararası bir danışmanlık şirketinde başladıktan sonra 10 yıl boyunca Avrupa, Avrasya, Amerika ve Türkiye’deki firmaların strateji ve dönüşüm projelerinde önemli görevler üstlendi. 2010-2018 yılları arasında ise Telekom sektöründe öncü bir firmada strateji, ürün geliştirme ve iş geliştirme alanlarında liderlik pozisyonunda birçok önemli çalışmaya imza attı. Bu süreçte, yönetim ekibinin bir parçası olarak uluslararası tüketici operasyonlarının kârlı ve sürdürülebilir büyüme hedefleri doğrultusunda yürütülmesine ve geliştirilmesine katkıda bulundu.

Yeni görevine başlamadan önce ise 2018-2024 yılları arasında uluslararası bir danışmanlık firmasında Strateji Danışmanlık Hizmetleri Şirket Ortağı olarak görev alan Kağan Karamanoğlu, EYP Türkiye’nin Strateji Lideri olarak farklı sektörlerdeki şirketlere kurumsal strateji, büyüme stratejisi, pazara giriş stratejisi gibi alanlarda danışmanlık sunacak.

Editör: Serhat Mocan

Devamını Oku

Avrupa’nın patent şampiyonu Siemens

Avrupa’nın patent şampiyonu Siemens
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Siemens, 2024 yılında Avrupa Patent Ofisi’ne (EPO) yaptığı 1.830 patent başvurusu ile AB merkezli şirketler arasında ilk sırada yer aldı. Sıralamada Samsung, Huawei ve LG başı çekti. İlk 10 şirket arasında Almanya’dan Siemens AG, BASF SE ve Robert Bosch GmbH bulunuyor.

“Bilgisayar teknolojisi” ilk kez EPO nezdinde en fazla patent başvurusunun yapıldığı alan olurken Siemens bu alanda gücünü ortaya koydu. Şirket, bu teknoloji alanında en aktif şekilde patent başvurusu yapan ilk 20 şirket arasında 5. sırada yer aldı. Bilgisayar teknolojisi; makine öğrenimi ve örüntü tanıma başta olmak üzere yapay zeka teknolojilerini de içerirken Siemens bu alanlardaki aktif çalışmalarını giderek artırıyor. Makine öğrenimi ve yapay zeka alanlarındaki patent başvurularının payı %25’e yaklaşmış ve son beş yılda %60’lık bir artış kaydetmiş durumda. Güçlü araştırma ve geliştirme faaliyetleri, Siemens’in endüstriyel yapay zeka ve yazılım alanındaki teknolojik liderliğini vurguluyor.

Siemens inovasyonlarıyla gerçek ve dijital dünyayı birleştirirken yapay zekayı tüm sektörlerde kullanılabilir hale getiriyor. Siemens’in çözümleri; daha verimli ve sürdürülebilir üretim, enerji tedariki, mobilite ve altyapı için akıllı veri analizinden dijital ikizlerde simülasyonlara kadar geniş bir yelpazeye sahip. Devam eden ONE Tech Company programı ile Siemens, inovasyon gücünü ve hızını artırıyor. Odak alanlara ve temel teknolojilere hedefli yatırımlar yapılması ve temel teknolojileri ölçeklendirecek birim olarak Foundational Technologies’in kurulmasıyla Siemens, lider bir teknoloji şirketi olarak konumunu daha da güçlendirdi. AR-GE faaliyetlerine yapılan toplam yatırım 2024 mali yılında 6,3 milyar Euro’ya yükseldi (2023: 6,1 milyar Euro).

Siemens’in dünya çapında sahip olduğu toplam patent sayısı 41.700’e ulaşırken. 2024 mali yılında Siemens çalışanları dünya çapında yaklaşık 5.300 buluş bildiriminde bulundu. Yıl boyunca 220 iş günü olduğu baz alındığında bu, günde yaklaşık 24 buluş anlamına gelmektedir. Siemens, yaklaşık 13.800’ü Almanya’da olmak üzere 50 ülkede AR-GE alanında 53.000 civarında çalışan istihdam ediyor.

Editör: Kadir Ali Boz

Devamını Oku

Alerjik hastalıkların görülme sıklığı artıyor!

Alerjik hastalıkların görülme sıklığı artıyor!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Ancak ne yazık ki çoğunlukla ortak belirtilere sahip olan üst solunum yolu enfeksiyonları, akut bronşit ve mevsimsel grip gibi sık görülen hastalıklarla karışabildiğinden tanı konulması uzun zaman alabiliyor. Acıbadem Ataşehir Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlim Irmak, çoğu hastanın bu belirtileri hafife alıp, geçmesini beklediği için doktora başvurmayı geciktirdiğini belirterek “Ülkemizde alerjik hastalıkların görülme sıklığı giderek artıyor. Astım hastalarının yaygınlığı yüzde 5-10 civarındayken, alerjik rinit yüzde 20’lere ulaşıyor. Geç tanı veya yanlış tanı nedeniyle hastalar yıllarca doğru tedaviyi alamıyor hatta tedavisiz kalabiliyor. Öyle ki çoğu kez hastalar şikayetlerinin alerjen maruziyetinden olduğunu dahi bilmiyor. Tedavisiz kalan alerjik hastalıklar ise solunum yollarında geri dönüşümsüz hasara, havayolu daralmasına ve ilerleyici solunum yetmezliğine yol açıyor” diyor. Oysa alerjik solunum yolları ve alerjik akciğer hastalıklarının erken tanı ve doğru tedavi ile kontrol altına alınabileceğini vurgulayan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlim Irmak, yaşam kalitesini büyük ölçüde düşüren hatta yaşamı tehdit edebilen alerjik hastalıklara karşı alınabilecek 6 etkili önlemi anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

Alerjenlerden korunun!

Polen, ev tozu ve küf mantarı gibi yaygın alerjenlerden korunarak semptomları azaltmak mümkün. Doç. Dr. İlim Irmak “Bu konuda her zaman hastalarıma söylediğim bir sağlık mottom var: Genetik yatkınlık olmasa da hayat boyu kendimizi maruz bıraktığımız şeylere göre karşılaşacağımız hastalıkları aslında biz belirliyoruz. Bu etkenlerin başında da sigara dumanı, hava kirliliği, mesleki maruziyetler (fırıncılık, pastacılık, hayvan laboratuarlarında çalışma, veterinerlik, deterjan endüstrisi vb.), kedi, köpek vb. hayvan epiteli, viral enfeksiyonlar ve stres gibi faktörler rol oynuyor. Bu nedenle sizi rahatsız eden alerjenleri tespit ederek bu alerjenlerden korunmak gerekir” diyor.

Çevresel maruziyetlere karşı önlem alın

Hayvan sahiplenen kişilerin sevimli dostlarını yatak odalarına almamaları/ birlikte yatmamaları, temas ettikleri kıyafetlerle güne devam etmemeleri ve bu kıyafetlerle yatağa yatmamaları, sık duş almaları, sık kıyafet değiştirmeleri, parfüm, deterjan ve yemek kokularına maruz kalmamaları ve gerektiğinde okyanus suyu, serum fizyolojik gibi uygun materyallerle nazal yıkamalar yapmaları faydalıdır.

Sigara ve dumanından kaçının

Alerjik hastalıkların çevresel maruziyetler nedeniyle sonradan da gelişebildiğini, bunu bilerek gereken önlemleri almak gerektiğini belirten Doç. Dr. İlim Irmak, alerjik etkenlerin en önemlilerinden birinin sigara ve hava kirliliği olduğunu vurgulayarak “Sigara ve hava kirliliğine maruziyet solunum yollarında inflamasyona ve alerjenlere daha da duyarlı hale gelinmesine yol açar, hastalık şiddetini artırabilir. Unutmayın; nedene yönelik önlemler alınmadığı sürece ilaç tedavileri yetersiz kalacaktır. Buna verilebilecek en iyi örnek; kişinin sigara içmeye devam ederek astım ilaçları ile tedavi başarısı şansını azalttığı gerçeğidir” diyor.

Bulunduğunuz ortamı alerjenlerden arındırın

Halı, kilim gibi ev tozu akarlarına kaynak oluşturabilecek eşyaları azaltmak ve açıkta değil kapalı dolapta tutmak, hava filtreleri ve hava temizleme cihazı kullanmak, düzenli temizlik yapmak ve bulunulan ortamı sık sık havalandırmak alerjen yükünü azaltarak belirtileri hafifletebilir.

Dengeli ve sağlıklı beslenin

Alerjik hastalıkların beslenme düzeni ile de yakından ilişkili olduğunu ancak bunun toplumda çoğunlukla bilinmediğini vurgulayan Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. İlim Irmak “Yapılan çalışmalar; tüketilen bazı besinlerin vücutta inflamasyona neden olarak alerjik hastalıklara zemin hazırladığını ve atakları tetiklediğini göstermektedir. Bu nedenle bu besinlerin farkına vararak uzak durmak önemlidir. Akdeniz tipi beslenme ve antioksidanlar bağışıklık sistemini güçlendirerek alerjik inflamasyonu azaltmaya destek olduğundan dolayı sağlıklı ve dengeli beslenmeye özen göstermek gerekir” diyor.

Düzenli egzersiz yapın

Akciğer kapasitesini artıran egzersizler ve doğru nefes alma teknikleri ile stresi yönetmenin yollarını öğrenerek uygulamak alerjik solunum yolu hastalıkları ve alerjik akciğer hastalıklarının semptomlarını hafifletmede önemli rol oynar. Haftada en az üç gün, birer saat düzenli yürüyüş yapmak da bağışıklık sistemini güçlendirerek alerjenlere karşı vücudun daha dirençli olmasına katkı sağlar. Ayrıca akciğer kapasitesini artırır ve daha verimli çalışmasına destek olur. Stres alerjik reaksiyonları tetiklediğinden dolayı düzenli yürüyüş sayesinde bu semptomların da kontrol altına alınması sağlanır.

Editör: Mehmet Muradoğlu

Devamını Oku

Erken BES’liler tasarrufa doğumdan başlıyor

Erken BES’liler tasarrufa doğumdan başlıyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Katılım Emeklilik Genel Müdürü Ayhan Sincek, “Son gelişmeler, uzun vadeli tasarruflara ilginin arttığını ve devlet katkısının sunduğu avantajlarla da bireysel tasarruf sistemlerinin daha cazip hale geldiğini kanıtlıyor. Ailelerin bu konudaki farkındalığının artmasıyla tasarrufun doğum ile başladığını ve bireysel emeklilik sisteminin toplumda daha geniş bir kitleye ulaştığını görüyoruz” diye konuştu.

Yılın ilk çeyreğinde 18 yaş altı BES verilerini değerlendiren Sincek, “Ailelerin çocukları için erken yaşta finansal güvence oluşturma isteği, uzun vadeli tasarruf bilincinin artmasına ve sistemin daha geniş bir kitleye ulaşmasına olanak sağlıyor. Devlet katkısının sunduğu avantajlarla, BES, tasarruf yapmayı teşvik eden bir araç haline geliyor. Ailelerin ve gençlerin ilgisiyle sektörde önemli bir kilometre taşı haline gelen Erken BES ürünümüzde 167 binin üzerinde sözleşmeye ulaştık. Artık doğum ile başlayan tasarruf anlayışına Erken BES ile yeni bir boyut kazandırıyoruz” dedi.

Türkiye’de tasarruf farkındalığının güçlenmesinde 18 yaş altına yönelik Erken BES’in önemini vurgulayan Sincek, “Sektör genelinde 1,5 milyona yaklaşan katılımcı sayısına baktığımızda en fazla katılımın 135 bin 225 ile sıfır yaşta olduğunu görüyoruz. Erken yaşlarda başlayan tasarruf alışkanlıkları gençlerimize hayata atılırken çok önemli avantajlar sağlıyor. Katılım Emeklilik olarak Erken BES’te 111 bini aşan katılımcı sayımız ile sektöre öncülük ederken aynı zamanda yaptığımız teknoloji yatırımlarıyla farklı ihtiyaçlara yanıt veren, yenilikçi ürünler sunmaya devam ediyoruz” ifadesini kullandı.

Ailelerin yatırım tercihi “Erken BES”

Katılım Emeklilik olarak geniş fon yelpazesi ve yatırım seçenekleriyle farklı risk profillerine sahip katılımcılara hitap ettiklerin vurgulayan Sincek “Katılımcılara, enflasyonun üzerinde getiri elde etme fırsatı sunmakla birlikte faizsiz fon seçeneklerimizle de önemli bir avantaj sağlıyoruz. Yüksek getiri performans gösteren 17 faizsiz fon seçeneğimiz, ailelerin Erken BES’e olan ilgisini artıran önemli bir etken. Aileler, çocuklarının geleceğini güvence altına almak amacıyla birikimlerini katılım esaslı emeklilik fonlarında, örneğin altın, döviz veya hisse senedi gibi araçlarda değerlendirebiliyor. Özellikle altın fonları yüksek getiri oranıyla sektörde en çok getiriye sahip fon seçenekleri arasında ilk sırada yer alıyor. Bununla birlikte getiri sıralamasında altın katılım fonları birinci sırada yer alırken katılımcılarımız tarafından en çok tercih edilen KEF-Katılım Emeklilik Altın Katılım fonumuz oldu. Ayrıca KEZ-Katılım Emeklilik OKS Agresif Katılım Değişken fonumuz en çok kazandıran fon grupları arasında bulunuyor” şeklinde konuştu.

Erken BES’lilere özel avantajlar ve indirimler

Erken BES kapsamında farklı yaş gruplarına özel sundukları geniş ek hizmetlere dikkat çeken Sincek, “Erken BES’li çocuklarımız, sağlık, spor, bakım ve okul gibi alanlarda önemli indirim avantajlarından faydalanıyor. Yeni doğanlar için özel hazırlanan avantaj paketiyle anneler, psikolojik danışmanlık hizmetinden ücretsiz yararlanabiliyor; oyuncak, mobilya, kıyafet ve kreş gibi hizmetlerde anlaşmalı firmalardan indirimli alışveriş yapabiliyor. 2-5 yaş arasındaki katılımcılarımıza yönelik Okul Öncesi özel avantaj paketinde ise ücretsiz diş ve göz check-up’ı, oyun terapisi, anlaşmalı klinik ve hastanelerde ücretsiz ya da indirimli danışmanlık gibi hizmetler sunuyoruz. Okul Çağı özel avantaj paketinde ise 5-18 yaş arası çocuklar için diş ve göz check-up’ı, üniversiteye giriş tercihinde online rehberlik, ergenlik danışmanlık hizmeti ve spor salonlarında indirimli kurslar gibi fırsatlar yer alıyor” dedi.

Editör: Serhat Mocan

Devamını Oku

Yapay zekanın önerdiği menülere dikkat!

Yapay zekanın önerdiği menülere dikkat!
0

BEĞENDİM

ABONE OL

Yapay zeka destekli menü planlamanın, diyetisyenlerin rolünü destekleyici bir araç olarak kalacağını dile getiren Beslenme uzmanı Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Yapay zeka, diyetisyenlerin iş yükünü hafifletebilir ve rutin analizlerde yardımcı olabilir, ancak hala insanların bireysel ihtiyaçlarını anlamada ve uygun çözümler geliştirmede diyetisyenlerin tecrübesine ihtiyaç var.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, yapay zekanın menü oluşturması ve niteliğini değerlendirdi.

Yapay zeka yalnızca bir rehber olarak kullanılmalı!

Yapay zeka destekli menü planlamasının, sağlıklı beslenme açısından bazı faydalar sunabileceğini ifade eden Öğr. Gör. Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Yapay zeka kişisel veriler bağlamında besin ögesi dengesini gözeterek menüler önerme konusunda yardımcı olabilir. Örneğin, belirli bir sağlık durumu, yaş ya da aktivite düzeyine göre besin değerleri düzenlenmiş öneriler sunabilir. Bununla birlikte, yapay zekanın yalnızca veriye dayalı kararlar verdiğini unutmamak gerekir. Bu durum da bireylerin kişisel yemek tercihleri, kültürel farklılıkları veya duygu durumu gibi faktörleri göz ardı edebileceği anlamına gelir. Ayrıca yapay zekanın önerdiği menüler, herkesin bireysel sağlık durumuna tam uyum göstermeyebilir. Yani, bir birey için sağlıklı olan bir beslenme planı, bir başkası için uygun olmayabilir. Bu nedenle, yapay zeka yalnızca bir rehber olarak kullanılmalı, kesinlikle uzman diyetisyenlerin önerileriyle desteklenmelidir. Beslenmenin bireye özgü olduğu unutulmamalıdır.” dedi.

Yapay zeka menüleri düzenlerken faydalı bir araç olabilir

Yapay zekanın, geleneksel diyetisyenlerin rolünü tamamen devralamayacağını kaydeden Beslenme uzmanı Hatice Nurseda Hatunoğlu, “Yapay zeka, beslenme planları oluştururken ve menüleri düzenlerken faydalı bir araç olabilir, ancak insanların beslenme tercihleri, psikolojik durumları ve yaşam tarzları gibi unsurlar çok daha derin bir analiz gerektirir. Diyetisyenler, bu tür kişisel ve duygusal faktörleri göz önünde bulundurarak daha bütünsel bir yaklaşım sunar. Yapay zeka ise daha çok veriye dayalı, genelleştirilmiş önerilerde bulunabilir. Yani, yapay zeka diyetisyenlerin iş yükünü hafifletebilir ve rutin analizlerde yardımcı olabilir, ancak hala insanların bireysel ihtiyaçlarını anlamada ve uygun çözümler geliştirmede diyetisyenlerin tecrübesine ihtiyaç vardır. Bu nedenle, yapay zeka destekli menü planlama, diyetisyenlerin rolünü destekleyici bir araç olarak kalacaktır.” diye konuştu.

Yapay zeka, restoranların menülerini optimize etmelerine yardımcı olabilir

Yapay zeka destekli menü planlamanın, restoran ve gıda hizmetleri sektöründe bazı olumlu dönüşümler oluşturabileceğini de belirten Hatunoğlu, şöyle devam etti:

“Yapay zeka, restoranların müşteri tercihlerini ve geçmiş verilerini analiz ederek menülerini optimize etmelerine yardımcı olabilir. Bu durum, müşteri memnuniyetini artırarak daha popüler yemeklerin ön plana çıkmasını sağlayabilir. Ayrıca, besin israfını azaltmak adına malzeme tedarik zincirini iyileştirebilir. Ancak, yapay zekanın tamamen manuel iş gücünün yerini alması, bazı restoranlar için aşırı otomasyon ve kişisellikten uzaklaşma gibi olumsuz sonuçlar doğurabilir. İnsan dokunuşu ve müşteriyle doğrudan iletişim, birçok restoranda hala büyük bir rol oynamaktadır. Yani, yapay zeka destekli menü planlama sektörde verimlilik ve maliyet avantajı sağlasa da müşteri deneyimi ve geleneksel yemek hazırlama gibi faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır.”

Yapay zeka, insanların kişisel tercihlerini tam olarak anlamayabilir!

Gelecekte, yapay zekanın daha kişiselleştirilmiş menüler ve beslenme planları oluşturma konusunda gelişebileceğine dikkat çeken Hatunoğlu, “Örneğin, bireylerin sağlık durumu ve yaşam tarzlarına göre daha uygun öneriler sunabilir. Ancak yapay zeka, insanların kişisel tercihlerini ve kültürel farklılıklarını tam olarak anlamayabilir. Bu nedenle, teknoloji ilerlese de bireylerin ihtiyaçlarına tam olarak hitap etme konusunda sınırlamaları olabilir.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Editör: Kadir Ali Boz

Devamını Oku