38,2844$% 0.04
43,4170€% -0.68
50,8659£% -0.35
4.050,02%-2,37
3.294,81%-2,54
9.312,13%-0,10
3565116฿%1.64662
İş ve ekonomi dünyasının kalbinin attığı Uluslararası Ekonomi Zirvesi (UEZ 2025) başladı.
2012 yılından bu yana Capital, Ekonomist ve Start Up dergileri tarafından düzenlenen UEZ, bu yıl 14’üncü kez Türkiye ve dünyanın saygın siyasetçilerini, iş dünyası liderlerini ve akademisyenlerini ağırlıyor.
Bu yıl “Değişen Küresel Gerçekler ve Gelecek 5.0” temasıyla düzenlenen zirvenin ana sponsorluğunu Rönesans Holding üstleniyor.
Zirvenin açılışında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, dünyanın giderek derinleşen yapısal zorluklarla karşı karşıya olduğunu vurguladı. “Ticarette artan korumacılık, yüksek borçluluk, yaşlanan nüfus, yıkıcı teknolojik gelişmeler, iklim krizi ve artan jeopolitik gerilimler küresel ekonomik düzeni şekillendiriyor” diyen Şimşek, şu ifadeleri kullandı:
“Bu korumacı dalganın temelinde ABD ile Çin arasındaki jeostratejik rekabet yatıyor. Son 20 yılda Çin, küresel imalat sanayisinde büyük bir pay elde etti. Bugün dünya imalat sanayi katma değerinin yüzde 30’dan fazlası Çin’de üretiliyor. Bu ortamda Türkiye, benzer ülkelere kıyasla daha dayanıklı bir konuma sahip. Bunun iki temel nedeni var: İhracat bağımlılığımız görece düşük. Büyümemizi ağırlıklı olarak iç talep yönlendiriyor. Mal ihracatının milli gelir içindeki payı yaklaşık yüzde 20. Bu nedenle küresel ticaretteki daralmalardan daha sınırlı etkileniyoruz. Ticaret ortaklarımızın yapısı güçlü. İhracatımızın yüzde 62’si serbest ticaret anlaşması bulunan ülkelere gidiyor. En büyük ticaret ortağımız olan AB, bizim gibi çok taraflı ve kural temelli ticaret sistemini savunuyor. Elbette dolaylı etkiler de var. Özellikle Çin’in yüksek tarifelere karşı vereceği tepkiler, arz fazlasının Türkiye’ye yönelme riski ve küresel değer zincirlerinin sekteye uğraması bu başlıkta önem taşıyor.”
Enflasyonda düşüş trendi devam edecek
Küresel ölçekte ciddi yapısal sorunlar olduğunu anlatan Mehmet Şimşek, Ancak Türkiye’nin bu zorluklar karşısında avantajlı bir konumda olduğunu belirtti. Şimşek, şöyle konuştu:
“Haziran 2023’ten bu yana uyguladığımız makroekonomik istikrar ve reform programı, bu avantajları kalıcı kazanımlara dönüştürmeyi hedefliyor. Programımızın ana hedefleri şunlar: Enflasyonu kalıcı olarak tek haneye düşürmek. Mali disiplini güçlendirerek reform alanı yaratmak. Cari açığı azaltarak kırılganlıkları azaltmak. Verimlilik ve potansiyel büyümeyi artırmak.
Son 10 ayda enflasyon düşüşe geçti ve bu trend sürecek. Sıkı para politikası ve mali disiplinle dezenflasyon sürecini kararlılıkla sürdüreceğiz. Son dönemde yaşanan piyasa dalgalanmalarına rağmen hedef aralığında kalacağımıza inanıyoruz. Cari açık tarafında da pozitif bir tablo var. 2023 yılında altın hariç cari fazla verdik. Bu, artık cari açık vermeden büyüme eşiğine yaklaştığımızı gösteriyor. Ekonomide dengelenme sağlandı. 2023’te 1 milyona yakın kişiye istihdam sağladık. Bu, bir istikrar programı uygulanırken elde edilmiş önemli bir başarıdır. Piyasalardaki dalgalanmalar geçici bir yavaşlamaya neden olabilir. Ancak dış kırılganlıklarımızı azaltan, şoklara karşı dayanıklılığımızı artıran, makro finansal istikrarı güçlendiren ve uzun vadeli büyüme için sağlam temeller atan bir programımız var.
Küresel krizler riskler kadar fırsatlar da barındırıyor. Türkiye, bu zorlu dönemi sadece riskleri yöneterek değil, yapısal dönüşümü hayata geçirerek kalıcı kazanımlara dönüştürme potansiyeline sahip. Bu nedenle programımızı kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.”
Hızla değişen dengeler Türkiye’nin de önüne pek çok yeni gelişme fırsatı çıkarabilir
UEZ 2025’in açılış konuşmasını yapan Capital&Ekonomist&StartUp Dergileri Yayın Direktörü Sedef Seçkin Büyük, 2024’te 318 trilyon dolara ulaşan boyutuyla “küresel borç krizi”nin bugün sadece gelişmekte olan ülkeleri değil bilhassa ABD gibi borçluluk seviyesi yüksek olan gelişmiş ekonomilerin de ekonomik ve finansal istikrarını tehdit eder boyuta geldiğini söyledi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın yepyeni tarifeler açıklayarak küresel sistemin tümünde geçerli kuralları yeniden belirlemek üzere büyük bir adım attığını belirten Seçkin, şunları kaydetti:
“Bugün Çin dünyanın en büyük ikinci ekonomisi ve ABD ekonomisi Çin’in sadece 1,5 katı büyüklükte. Yine Asya’dan yükselen bir diğer yıldız Japonya; 1960’larda 7’nci büyük ekonomiyken bugün 4’üncü sırada. Sözün özü ABD Başkanı Trump’ın kurmayı planladığı müzakere masalarında işi çok da kolay olmayabilir. Nitekim elektronik cihazlar ve parçaları konusunda bir geri adım atıldı. Bu bağlamda hızla değişen dengeler Türkiye’nin de önüne pek çok yeni gelişme fırsatı çıkarabilir.”
Daha sürdürülebilir bir gelecek kurulmalı
RePie Yatırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Dr. M. Emre Çamlıbel, ortak akılla geleceğe yön verebilmek için UEZ’de toplandıklarını söyledi. Çamlıbel, “İçinde bulunduğumuz dönem, tarihin hızlandığı, belirsizliğin norm haline geldiği, ekonomik sistemlerin yeniden şekillendiği bir dönem. Bir süredir artık iş dünyasının başarısı sadece kâr-zarar tablolarıyla ölçülmüyor. Aynı zamanda çevreye, topluma ve geleceğe ne kattığımız da önemli. Ekonomik başarı, sadece büyüme rakamları değil; daha adil, daha etik, daha sürdürülebilir ve daha insan odaklı bir gelecek kurmakla ilgili, yani sürdürülebilir kalkınmayla ilgili. Tüm bu saydığım kavramlar, ‘Gelecek 5.0’ın altyapılarını oluşturmaktadır. Bu anlayışla, biz de, RePie Yatırım Holding olarak, iştiraklerimiz bünyesindeki yatırım enstrümanları olan yatırım fonları ve özel amaçlı şirketler gibi çağdaş yatırım araçlarını yalnızca finansal değil; toplumsal ve yapısal üretken modeller olarak konumlandırmaya çalışıyoruz. Önümüzdeki on yıllar, bildiğimiz tüm ticaret kurallarının ve rekabet paradigmalarının yeniden tanımlandığı bir dönem olacak. Tüm hazırlıklarımızı, politikalarımızı ve yatırımlarımızı bu yeni çerçevede ele almak zorundayız” dedi.
Editör: Serhat Mocan
İGE ekonominin lokomotifi ihracatçının yanında