34,5467$% 0.18
36,0147€% -0.62
43,3470£% -0.52
3.005,41%1,48
2.705,79%1,29
9.549,89%1,94
3394498฿%-0.4445
Bütçe görüşmeleri nedeniyle zirveye video konferansla katılan Cevdet Yılmaz, mayısta seçimlerin ardından siyasi belirsizliklerin ortadan kalktığını, siyasi güven ve istikrarın geliştiğini dile getirerek yayımlanan 12. Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve bütçe ile birlikte politika belirsizliklerinin de ortadan kalktığını vurguladı. Böylece öngörülebilirliğin sağlandığını, yaşanan dengelenmenin TL’yi desteklerken, TL varlıklara artan ilginin de rezervlerde artış yaratarak enflasyonla mücadeleyi desteklediğini ifade eden Yılmaz, “Ağustostan itibaren aylık enflasyon güçlenen bir düşüş trendine girdi. 2024 hedefleriyle uyumlu patikaya evrilmiş enflasyonda ivme kaybı net şekilde görülmüştür. 2024 yılının ikinci yarısında da yıllık enflasyonda güçlü bir düşüş bekliyoruz” diye konuştu.
Brüt rezervlerin mayıs sonu itibariyle 98,5 milyar seviyesinden 15 Aralık itibariyle 142.5 milyar dolar seviyesine yükseldiğini dile getiren Yılmaz, kur korumalı mevduat hesaplarının 2023 Ağustos’unda 3 trilyon 408 milyar liradan 15 Aralık itibariyle 2 trilyon 682 milyar liraya gerilediğini kaydetti. Yılmaz, Türkiye’nin 5 yıllık iflas risk primi CDS’inin de en düşük seviyelerde olduğunu belirterek para, maliye ve gelirler politikalarında eşgüdüm güçlenirken önümüzdeki dönemde ise yapısal dönüşüme öncelik vereceklerine işaret etti.
Bankacılık sektörü sağlıklı görünüme sahip
Sağlam temellere oturan ekonomi ve maliyet politikalarını finansal hizmetlerle desteklediklerini, iyileşen finansal ortamın da makroekonomik istikrarı desteklediğini söyleyen Yılmaz, şöyle konuştu: “Sıkılaşan para politikasına bağlı olarak finansman maliyetleri artarken, yatırım ve ihracatı desteklemek için finansman maliyetini düşürülmesi ekonomimizin hem dezenflasyonist hem de büyüyebilen olmasını sağlayacak. Bu yönde önemli adım olarak Yatırım Taahhütlü Avans Kredisi programını yeniden yapılandırarak hayata geçirdik. Teknoloji, strateji puanları dikkate alınarak miktarı toplam yatırım tutarı en az 1 milyar lira olan yatırım projeleri aracı bankalar kanalıyla bu krediyi kullanabilecekler.
Finansman koşulları sıkılaşırken seçici finansman önem arz etmektedir. Bu çerçevede kısa ve orta vadede reeskont kredileri başta olmak üzere ihracata yönelik teşviklerle, orta yüksek ve yüksek teknolojiye dayalı üretime ve ihracata yönelik uygulamaları destekliyoruz. Bankacılık sektörü de güçlü sermaye yapısı, aktif yapısıyla, karlılığıyla oldukça sağlıklı görünüme sahip. 2023 Ekim itibariyle sektörün yıllıklandırılmış özkaynak ve aktif kaynağı sırasıyla yüzde 35,6, yüzde 4,2 gerçekleşti. 2023 Ekim itibariyle SYR yüzde 18,4 ile yüzde 8 olan yasal asgari oranın üzerindedir, Yine 2023 Ekim itibariyle takibe dönüşen alacak oranı yüzde 1,5 ile sürdürülebilir düşük seviyede gerçekleşmiştir.”
İstanbul’u bölgesel ve küresel finans merkezi haline dönüştürme vizyonuyla İstanbul Finans Merkezi stratejisi ile eylem planının uygulanmaya başladığını ifade eden Yılmaz, şöyle konuştu: “Katılım finansın geliştirilmesi önemli potansiyelin harekete geçirilmesi anlamına geliyor. Katılım finans konusunda yeni düzenlemeler yapılacak. Değişen küresel sistemde İFM odağında rekabetçi bir finansal ekosistem oluşturulması öncelikli hedeflerimiz arasında bulunuyor. Finansta bankacılık ağırlıklı yapıyı dengelemek ve sermaye piyasalarının payını artırmak hedefler arasında. Yatırımcıların korunmasını ön planda tutacak teknolojik alt yapıyı güçlendirmeye devam ediyoruz. Sürdürülebilirlik de önemli alan. Yeşil borçlanma, sürdürülebilir borçlanma, yeşil ve sürdürülebilir kira sertifikaları bu amaçla geliştirildi. Girişim sermayesi, proje finansmanı gibi araçları güçlü şekilde kullanarak projesi olup kaynağı olmayanları desteklemeyi sürdüreceğiz.”
Finansal teknolojilerde strateji belgesi ocakta açıklanacak
Zirvede konuşan Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan da finansal teknolojiler konusunda yapılan çalışmaları vurguladı. Küresel finans sistemindeki mevcut problemleri aşmanın bir yolunun da finansal teknolojiler konusunda yapılan çalışmalar olduğunu vurgulayan Aşan, “Bu alan küresel finans sisteminde standartları belirleyen unsurlara karşı bize önemli bir pencere açabilir. Önemli bir potansiyel barındıran ve güçlü bir alternatif olarak büyüyen finansal teknolojiler alanında biz de ciddi ve kapsamlı bir çalışma yürüterek strateji belgesi hazırladık. Bu strateji belgesini ocak ayının üçüncü haftasında açıklayacağız. Çok kapsamlı bir çalışma oldu. Bazı kurumlar bu alanda çalışmaya başladı bile. Ben de bu vesile ile tüm kurumlara finansal teknoloji konusunda farklı pencerelerden bakarak çalışma yapmalarını öneriyorum” ifadelerini kullandı.
Küresel anlamda finans sisteminin tehlikelerine ve önümüzdeki dönemde yaşanması muhtemel risklere değinen Göksel Aşan, “Burada temel ve çözülmesi gereken problemler var. 2008 krizinin üzerinden henüz 15 yıl geçti. Hatta pandemiyi bile unutuyoruz. Oysa o dönem tüm yayınlarda kapitalizmin sonuna geldiğimiz konuşuluyordu. Aslında üretim tarafında bir problem yok, ama burada problemi görünür kılan şey finans sistemi. Sistemin yıkılacağı tartışmalarını ortaya çıkaran durum daha çok finans sitemi ile ilgiliydi. Çünkü finans dediğimiz hikâye, insanların geçinmesini sağlayan üretim ile bütün sistemi darmadağın edecek hale gelmiş durumda. Bir yerde bir birikim varsa, orada finans sistemi vardır. Ama bir süre sonra finansman, onu var eden kaynaktan bağımsız kendini büyütme yetisine sahip oluyorsa, orada önemli bir problem vardır. Bir sonraki adım da finans sisteminin altındaki tüm kaynakları görünür kılmayacak şekilde kaplamasıdır” dedi.
“Bugün tüm dünya ülkelerinin üç katı bir GDP oluşmuş durumda” diyen Göksel Aşan, “Bu hiç sürdürülebilir bir büyüklük değil. Finans sistemi reel sektörler bir araya gelerek sürekli regülasyonlarla bu sistemi ayakta tutmaya çalışıyor. Umarım üretim ile finans arasındaki bağlantı dengeli şekilde devam eder. Bu bağ kopmaz ve finans tüm sistemi kaplamaz” şeklinde konuştu.
Bölgesel savaşlara da dikkat çeken Göksel Aşan, “Bu savaşların daha da büyümemesini ümit ediyoruz. Ancak şu an dünyanın geldiği son duruma baktığımızda, üretimi gerçekleştirenlerle finans sistemini elinde tutanların büyük bir ayrışma yaşadığını görüyoruz. Bu bize yeni bir gerilim alanı doğuruyor. ABD ile Çin arasındaki gerilimin de özünde bu var. Çünkü finansa dair her şeyi regüle etme yetkinliğine sahip ABD’nin karşısında regüle edilen bu sistemin kaynağını sağlayan başka ülkeler var. Bu durum dünyadaki genel sistemi tehdit eden çok büyük bir problem. Zaten yakın dönemde yine uluslararası hukuk kurumlarının pek işe yaramadığını, uluslararası vicdanın ortaya çıkmadığını gördük. Gazze’de binlerce çocuğun ölmesine karşı koyamayan bir hukuk sistemi ve vicdan var. Tüm bunlar da işleyen sistem ile alakalı. Çünkü finansal sistemde gücü bulunduran yapı standartları da belirliyor. Bu yapı istemezse sizler yurt dışındaki çocuklarınıza para bile gönderemezsiniz” ifadelerini kullandı.
Borçluluk probleminin de küresel ekonominin önündeki engellerden biri olduğunu belirten Göksel Aşan, “Buna enflasyonu da eklememiz gerekiyor. Küresel enflasyonun altında yatan sebeplerden biri de borçların ödenebilirliğini mümkün kılmaktı. O değer kaybından dolayı borçlarda bir azalma var, ama borçluluk finansal sistemi tehdit etmeye devam ediyor” dedi.
Ticari kredilerin seçici olarak kullandırılmasını bekliyoruz
Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, finans sektörünün özellikle de bankacılık sektörünün, sermaye birikimini hızlandırmak ve temin ettiği kaynakları verimli alanlara yönlendirmek suretiyle sağlıklı ve sürdürülebilir ekonomik büyüme sürecinde hayati öneme sahip olduğunu belirtti. Reel sektörün finansman olanaklarına erişiminin önem verdikleri konuların başında geldiğini ve bankalar kadar banka dışı kuruluşların da bu bilinçle hareket ettiğini dile getiren Kavcıoğlu, “Tasarruf sahiplerinin korunmasını ve kredi kanallarının etkin çalışmasını amaçlayan kurumumuz, bu amacın gerçekleşmesi için gerekli olan tedbirleri her zaman almıştır ve almaya devam edecektir” dedi. Ticari kredilerin yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı önceleyen firmaları gözetecek şekilde daha seçici olarak kullandırılmasını beklediklerini vurgulayan Kavcıoğlu, “Öte yandan, bankacılık sektörünün güçlü bilanço yapısının, aktif kalitesi üzerinde oluşabilecek riskleri de azaltacağını değerlendiriyoruz. Bu çerçevede, kredilerin takibe dönüşüm oranı, likidite göstergeleri, yabancı para pozisyonu ve kaldıraç oranı makul düzeylerde seyretmekte, sermaye yeterliliği rasyosu, en güncel veri dönemi itibarıyla, uluslararası standartların öngördüğü asgari düzeyin oldukça üzerinde yüzde 18,4 seviyesinde bulunmaktadır. Kaliteli unsurlardan oluşan özkaynaklar, kurumumuz tarafından yapılan düzenlemelerin de etkisiyle gücünü korumuştur” dedi.
Varlık kalitesinin önemli bir göstergesi olan takibe dönüşüm oranının ise Avrupa Birliği ortalamasının da altında olan yüzde 1,5 ile tarihi düşük seviyelerde seyrettiğini ifade eden Kavcıoğlu, yüksek oranda ayrılan karşılıkların da bankalar açısından önemli bir ilave kayıp ihtimalini azalttığını, likidite karşılama oranlarının yasal limitlerin çok üzerinde olduğunu kaydetti. Kavcıoğlu, banka dışı finansal kuruluşlarının da toplam finans sektörü içerisinde; aktif büyüklüğü bakımından yüzde 2,6, alacaklara göre yüzde 3,9, özkaynaklara göre ise yüzde 4,7 oranında paya sahip olduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “İstediğimiz noktada olmasa da sektör gelişime açıktır ve Türk finans sisteminde kredi arz ve talebinin kayda değer bir kısmını karşılayan bankacılık sektörünün yanında önemli bir aktör olma potansiyeli taşımaktadır. Banka dışı mali kuruluşlarımızın uygulamada karşılaştığı sıkıntıların çözüme kavuşturulması, sistemik risk oluşturmayacak şekilde rekabetçi ortamda belirli bir hacme ulaşabilmeleri ve finansal sistem içerisindeki paylarının artırılması için üzerimize düşeni yapacağız.”
Tasarruf finansman şirketlerine yönelik mevzuat uyum denetimlerinin sürdüğünü, hazırladıkları mevzuat çalışmasını yakın zamanda hayata geçireceklerini söyleyen Kavcıoğlu, varlık yönetim şirketlerinin faaliyetlerinin daha da kurumsallaşması ve finansal tüketici aleyhine durumların oluşmamasını temin etmek için hazırladıkları mevzuat çalışmasında da nihai aşamaya gelindiğini duyurdu. Türkiye bankacılık mevzuatının uluslararası düzenlemelere tam uyumlu az sayıdaki birkaç örnekten birisi olduğunu kaydeden Kavcıoğlu, “Güçlü finansalları ve uluslararası en iyi uygulamalara uyumlu düzenleme çerçevesi ile bankacılık sektörü Türk ekonomisinin en önemli çıpalarından birisi olmayı sürdürecektir” dedi. Sürdürülebilirlik konusunda BDDK’nın aktif rol üslenerek, sektördeki oyuncuların stratejik bir odaklanma benimsemesini teşvik ediyor ve düzenlemeler ile finans sektörünü sürdürülebilirlik uygulamaları bakımından daha ileri bir seviyeye taşımasını sağladıklarını belirten Kavcıoğlu, finansal istikrarın önemli bir parçası da finansal tüketicinin haklarının korunması ve bilinçlendirilmesi olduğunu vurguladı. Kavcıoğlu “Bu amaca uygun olarak sektörde bireysel bankacılık faaliyetlerinin müşteri haklarına uygun olarak yürütülmesi, sektörün müşteri odaklılığının güçlendirilmesi amacına yönelik mevzuat ve uygulamalar geliştiriyoruz. Ayrıca finansal tüketiciler, bankalar ve diğer finansal kurumlar ile yaşadıkları sorunlarının çözümü için çeşitli kanallardan kurumuza her zaman başvuru yapabilmektedirler” dedi.
Şirketler piyasadan 79,3 milyar TL fon sağladı
Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı İbrahim Ömer Gönül, 3. Finansın Geleceği Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, bu yıl sermaye piyasalarının arz ve talep yönlü yoğun ilgi gördüğünü belirtti. Şirketlerin piyasadan 79,3 milyar TL fon sağladığını söyleyen İbrahim Ömer Gönül, “Borsa yatırımcı sayısı, 8,6 milyon ile tüm zamanların zirvesini gördü. 20 Aralık 2023 itibarıyla 54 şirketin halka arzı gerçekleşti. Bu şirketlerin 19’u imalat, 9’u enerji, 9’u GYO, 4’ü finansal kuruluş, 3’ü tarım alanında ve 10’u diğer sektörlerde faaliyet göstermektedir” dedi.
SPK Başkanı Gönül sözlerini şöyle sürdürdü: “Şirketler piyasadan 79,3 milyar TL fon sağladı. 2022’de 40 ve 2021’de 52 şirket halka arz edilmişti. Sadece halka arzlarla değil bunun yanında 33 şirket de bedelli sermaye artırım yoluyla piyasadan yaklaşık 76,8 milyar TL fon temin etti. 2023 yılının başından bugüne kadar borçlanma piyasasından sağlanan fon tutarı TL cinsinden yaklaşık 709,8 milyar TL’dir. Söz konusu fonun 356,9 milyar TL’si yurtiçi borçlanma yoluyla 352,9 milyar TL’si yurtdışı borçlanma yoluyla sağlandı.”
SPK Başkanı Gönül, yatırım fonları ve yatırım ortaklıklarına ilişkin de şu bilgileri paylaştı: “Mevcut durumda halka açık 9 adet menkul kıymet yatırım ortaklığı, 48 adet gayrimenkul yatırım ortaklığı ve 7 adet girişim sermayesi yatırım ortaklığı bulunmaktadır. 2023 yılında 9 adet GYO halka arz yoluyla yaklaşık 16 milyar TL fon elde etmiştir. 2023 yılında 2 adet GYO borçlanma aracı ihracı yoluyla yaklaşık 2,5 milyar TL fon toplamıştır. 2023 yılında 3 adet GYO bedelli sermaye artırımı ile 3,2 milyar TL fon toplamıştır. 64 adet portföy yönetim şirketinin yönettiği toplam portföy büyüklüğü aralık itibarıyla 3 trilyon TL’yi aşmıştır.”
Gönül, yatırımcıların korunduğunu vurgulayarak denetim ve gözetim faaliyetlerini sürekli yaptıklarını vurguladı. Başkan Gönül, dünkü yayımlanan bültendeki cezalar hariç olmak üzere yapılan denetimlerle ilgili şunları söyledi: “2023 yılının ilk 11 ayında 212 kişiye işlem yasağı getirildi. 90 kişiye 195 milyon TL idari para cezası verildi. 9 kişi hakkında suç duyurusunda bulunuldu ve konu adli makamlara intikal ettirildi. Borsa İstanbul tarafından; Tedbir Yönetim Sistemi kapsamında, menkul kıymet bazında toplam 13, yatırımcı bazında toplam 38, Volatilite Bazlı Tedbir Sistemi kapsamında menkul kıymet bazında toplam 699 tedbir uygulandı. 14 Aralık 2023 itibarıyla Türkiye’de yerleşik kişilere yönelik olarak internet aracılığıyla yurt dışında kaldıraçlı işlem yaptırıldığı belirlenen 1.321 adet internet sitesine erişimin engellenmesi için gerekli işlemler yapıldı.”
Finansın Geleceği Zirvesi’nde açılışında A Para Yayın Koordinatörü ve A Haber Ekonomi Müdürü Özlem Doğaner yaptı. Özlem Doğaner hem Türkiye hem de dünya olarak zor bir dönemden geçildiğini belirterek, şunları söyledi: “Tüm dünyada bir yandan enflasyon bir yandan resesyon finans sektörünü çok ciddi etkiledi. Sadece finans değil finansa ulaşmaya çalışanlar açısından da zor bir dönemden geçiyoruz. Türkiye de önemli badireler atlattı, atlatıyor. Bu dönemde fırsatlar da var. Örneğin İstanbul Finans Merkezi çok önemli oldu.”
Sabah Gazetesi Ekonomi Müdürü ve Köşe Yazarı Dilek Güngör, bankacılık sektörünü ekonomi yönetiminin seçici kredi politikasında desteklediklerini ve desteklemeye devam edeceklerini belirterek, zirvede 2024 stratejilerini ve önümüzdeki dönemin yol haritalarını alacaklarını dile getirdi.
Finansın Geleceği Zirvesi’nde Güçlü Sponsor Desteği
Finansın Geleceği Zirvesi’nin ana sponsorluğunu Türk Telekom, Halkbank, Ziraat Bankası, Vakıf Yatırım ve Denizbank üstlendi. Zirvede RHG Enertürk Enerji, Vakıf Katılım, Koza Altın, Kuzu Grup, Misyon Yatırım Bankası, IFM İstanbul Finans Merkezi co-sponsor, Koleksiyon Mobilya, Artemis Halı, Doğuş Çay, Damat Tween, Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, Phillip Capital, Kuzey Marmara Otoyolu, Astaş, DAP Yapı, Papara, FKB Finans Kurumlar Birliği, Colendi ve Rixos ise destek sponsoru olarak yer aldı.
Finansal Kurumlar Birliği Aralık ayı enflasyon beklentisi % 3,63
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.