İplik ve kumaş ithalatına ilave vergiyle ayağımıza sıkıyoruz

İplik, kumaş, hazırgiyim ve ev tekstili ürünlerin ithalatına getirilen yüzde 30-100 arasındaki ilave gümrük vergisi kararı tekstilcilerle hazırgiyimcileri karşı karşıya getirdi. İGV, Türk hazırgiyim ve konfeksiyon ihracatçılarının tepkisini çekti.

“Ayağımıza sıkıyoruz” diyerek iplik, kumaş, hazırgiyim ve ev tekstili ürünlerine getirilen ilave vergi kararına tepkisini ortaya koyan Ege Hazırgiyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Sertbaş, “Yanlış bir karar acilen iptal edilmeli” dedi. Türkiye’nin hazırgiyim ihracatının 2023 yılının ocak – eylül döneminde yüzde 8’lik kan kaybı yaşadığını ve 16,1 milyar dolardan 14,8 milyar dolara indiğinin altını çizen Sertbaş, “2022 yılının ikinci yarısından itibaren Rusya-Ukrayna savaşı ve Avrupa’daki resesyon konfeksiyon ihracat rakamlarımızın gerilemesine yol açtı. Biz normalde Eylül, ekim aylarında yoğun bir şekilde Noel siparişleri alırız. Bu sezon geçen sezona göre Noel siparişleri yüzde 30 civarında düşmüş durumda. 2024 yılının ilk yarısını kaybettiğimizi hissediyoruz. Bütün bu olumsuzluklar ortadayken, konfeksiyon firmaları mevcut kadrolarını koruma hesapları yaparken gelen bu karar Türk konfeksiyon sektörüne büyük bir darbe anlamına geliyor. Bu karar hazırgiyim firmaları için 2024 yılının tamamen “kayıp yıl” olmasına yol açar. Hayata geçtiği takdirde ihracat rakamlarımız ve istihdam rakamlarımız düşer, firmalarımızdan da kayıplar yaşarız” şeklinde konuştu. Sektörlerin genelini ilgilendiren kararlar alınırken sektör temsilcilerinin bir araya gelerek bu kararları aldığının altını çizen Sertbaş sözlerini şöyle sürdürdü; “Geçmişte hayati kararları birlikte alırdık. Bu konudaki kararı da tüm taraflar görüşerek alabilirdik. Bu karar, tekstil ve hammaddeleri sektörünün mevcut koşullarında geçici bir iyileştirme sağlayabilir ama katma değerli ürün ihraç eden konfeksiyon sektörüne büyük zararlar verir.” Tekstil sektörünün rekabet gücünü inovasyonla tasarımla geliştirmesi gerektiğini savunan Sertbaş, “Korumacılığın piyasa işleyişini bozduğunu ve en sonunda korunan sektöre de faydası olmadığını dünyadaki birçok ekonomi modelinde ve eski uygulamalarda gördüğümüzü söyleyebiliriz. Bir sektör korunmak istenirken o sektöre fayda sağlanmadığı gibi başka bir sektörde de tamiri mümkün olmayan hasarlara yol açmamak gerekir” diyerek sözlerini noktaladı.